1 Şubat 2009 Pazar

"Çubuklu"ya dokunmayın!



"Çubuklu"ya dokunmayın!

Kelimelerin kifayetsiz kalacağı bir sevdayı yazmak haddime değil. Bestelenen şarkılarımızın ilham kaynağı, sevdamızın temel taşı, taraftar olarak olmazsa olmazımız çubuklu formamız...Sarı Lacivert sevdalıları için böylesine önem taşıyan, çubuklu formamızı olur olmaz sebepler yüzünden bizden esirgemeyin. Herhangi bir mecburiyet veya zaruret yoksa, takımlarımızın sahaya çıkacağı forma çubuklu olmalı. Dileyen, keyfine ve zevkine göre istediği formayı alsın, ama unutulmasın “Aslolan çubukludur”. Yetkililerimizin dikkatine!..

Sigara yetmez, Alkole de başlasın...
Geçen hafta medya manşetlerini Güiza’nın sigara haberleri süslemişti. Bu haberlerden sonra oynanan iki maçtada sigara tiryakisi(!) Güiza’nın performansı açıkçası bu habere balıklama atlayanları hayal kırıklığına uğrattı. Acaba diyorum, Güiza birde alkole mi başlasın? Tiryakisi bu kadar koşuyor, hem tiryaki hem alkoliği neler yapmaz?!...

“Sıfır ve Sıfırcı”nın Kerameti..
Ekran başında bir ses, alaycı bir tonla sahadaki dizilişe verip veriştiriyor. Neymiş? “Fenerbahçe bu düzenle sabaha kadar oynasa kazanamazmış!”. Kazansa bile çok zorlanırmış..Oldukça zorlandı Fenerbahçe. Sıfırcı hocanın kehaneti işte. Maç 3-0 bitti. 70 milyon küsur transfer bütçesiyle takviyeler yaptığı takıma nasıl futbol oynattığı dün gibi aklımızda. Üstelik “Sıfır” puanla biten Avrupa macerası, tarihimizde sayın Denizli’nin bonusu olarak yer alırken, bu tarz konuşmalarla kendisini komik duruma düşürüyor. Haberi olsun!..


Eriyen Tribünler..
Özellikle kale arkasındaki tribünlerde göze batan boşluklar, oldukça düşündürücü! Birçok sebep veya etken olabilir. Yönetim-Gfb kavgasından, pahalı bilet politikasına kadar bu etkenleri sıralayabiliriz. Ancak hiçbirisi sorun çözmeyecek. 7 yaşındaki çocukları dahi bilete tabi tutan yönetimin anlayışını düşündükçe sorunun kolay kolay çözüleceği kanaatinde değilim. Madem Şükrü Saracoğlu stadındaki seyirci profilinin değişiminden gurur duyuyoruz, neden bir adım daha ileriye gitmiyoruz? Öğrenim gören, vatani görevini yapan, kalabalık aileye sahip olan veya maddi durumu güllük gülistanlık olmayan Fenerbahçelileri neden düşünmüyoruz? Bu taraftarlarında stadımızda maç izlemesine neden olanak tanımıyoruz? Halkın takımı Fenerbahçe diyorsak, bu durumu muhafaza etmeliyiz..Yoksa bu yarada, boşluklarda büyür gider..!

Üstelik şampiyonluk yarışına bu sezon Beşiktaş ve Trabzonspor’un da iddialı bir şekilde katılmasını düşünürsek, zor geçmesi muhtemel bir sezonda tatsızlıkların ve tatsız görüntülerin bir an önce sona ermesi, takımımız ve camiamız adına hayırlı olacaktır.

Planlı bir gelecek..
Aragones, iki yıl sonra yani sözleşmesinin bitimiyle birlikte emekliye ayrılacağını ve futbolu bırakacağını söylemiş. Ne kadar doğru? Ne kadar yanlış bilinmez. Ancak kulüp olarak artık planlı gelecekler için ciddi hamleler yapma zamanımız geldi, hatta geçiyor.

Önemli olan Aragones, bir geçiş süreci mi? Yoksa günü kurtarması gereken kahraman mı? Bunu ilerleyen günlerde daha net göreceğiz elbette. Temennim ve dileğim, tecrübeli teknik adamın gelecek için kaçınılmaz olan değişimin habercisi olarak burada görev yapıyor olması yönünde. Takımın yaş ortalaması ve Alex gibi önemli bir silahımızın iki sezon sonra ne olacağı soru işaretleri taşırken, bu süreyi en iyi şekilde değerlendirmemiz gerekiyor. Alternatiflerimizi, geçen iki sezonda olduğu gibi son dakikalara bırakırsak bugünkü kadar şanslı olmayabiliriz..

Semih Şentürk...
2000-2001 sezonunda başlayan serüveni, bu sezon en parlak dönemini yaşıyor. Bir bakıma Rıdvan Dilmen, Aykut Kocaman ve Oğuz Çetin’den sonra camianın özlemini duyduğu “formasıyla özdeşleşmiş” futbolcu profiline en yakın aday Semih Şentürk. Yedek kalmayı sorun etmemesi, görev aldığı sürelerde elinden gelenin fazlasını yapmaya çalışması herşeyden önemlisi özverili oyunu ve efendi kişiliği ile taraftarın sevgilisi olmayı başardı. Gördüğü ilgi ise, onun verdikleriyle orantısız. Rüştünü ispat eden Semih, alkışı herkesten biraz daha fazla hak ediyor...

Efsane futbolcular listesine emin adımlarla ilerleyn oyuncumuzu kutluyor, başarılarının devamını diliyorum. Umarım, “Fenerbahçeli Semih” olarak doğduğu bu topraklarda, ilelebet “Fenerbahçeli Semih” olarak kalır..

Sözün bittiği yerde başlar bizim sevdamız! Umutsuz ve sevdasız kalmayın...

Saygılar
Murat Kılıç

Hiç yorum yok: